Page 202 - 7. SINIF VIP TÜM DERSLER SORU BANKASI - EDİTÖR YAYINLARI
P. 202

5.   Talihli olmanın ilk şartı, insanın bir kabiliyetinin   7.   Bazı  öykücülerimiz,  asıl  hedefi  okuru  etken
               olmasıdır. Her insanın da mutlaka bir şeye ka-   kılarak hikâyeye çekmek olan bu yazı türünü
               biliyeti vardır. Talihli olmak için onu geliştirme-  sanki okura bilgi vermek için kullanıyor. Anlattı-
               ye çalışmakla işe başlamak gerekiyor. Adama      ğı hiçbir olayı görselleştirmiyor. Kahramanın su
               rastlarsınız;  senelerce  çalışmış,  tuttuğu  işte   içtiği çeşmeden okurun da içmesine müsaade
               başarı gösterememiştir. Böylesinin adı talihsiz   etmiyor, okurun göğün rengine göre ruh hâlini
               olur. Günün birinde bu adam eline bir işporta    ayarlamasına izin vermiyor.
               geçirir, yavaş yavaş sermayeyi büyütür ve zen-   Bu parçada eleştirilen tutum, kişilerin hangi
               gin olur. Bu sefer herkes onu “Ne talihli adam!”   anlatım biçimini kullanmamasından kaynak-
               diye imrenerek seyreder. Hâlbuki bu adam ne      lanmaktadır?
               talihlidir ne de talihsiz.
                                                                A) Açıklayıcı       B) Öyküleyici
               Bu parçanın anlatımında ağır basan anlatım
               maktır.İTÖR YAYINLARI
               türü aşağıdakilerden hangisidir?                 C) Betimleyici      D) Tartışmacı
               A) Öyküleyici Anlatım  B) Betimleyici Anlatım
               C) Açıklayıcı Anlatım  D) Tartışmacı Anlatım


                                                           8.   Alman şair F. Schiller “Sanatçı, zamanın çocu-
                                                                ğudur ama aynı zamanda o zamanın öğrenci-
                                                                siyse dahası gözdesiyse bu kendisi için çok kö-
           6.   Cumhuriyet Dönemi’nin önde gelen romancıla-     tüdür.” der. Bu söz çok açıktır: Elbette sanatçı,
               rından olan Reşat Nuri Güntekin; romanın yanı    belli bir zamanın koşulları içinde dünyaya gelir.
               sıra tiyatro, hikâye, eleştiri gibi türlerde de eser   Ama sanatçının yalnızca bu koşulları kabul et-
               vermiştir. Özellikle romanlarıyla geniş bir oku-  mesi, kendisini bu koşulların yaratıcılarına be-
               yucu kitlesi kazanmıştır. “Çalıkuşu” romanıyla   ğendirmeye kalkışması yanlıştır. Peki, doğrusu
               ün kazanan yazar, günümüzde hâlâ çok oku-        nedir? Sanatçı, zamanın koşullarını değerlen-
               nan yazarlardandır.                              dirmeyi ve eleştirmeyi öğrenmelidir.
               Yukarıdaki  paragrafta  ağır  basan  anlatım     Yukarıdaki parçada aşağıdaki anlatım türle-
               tekniği aşağıdakilerden hangisidir?              rinden hangisi örneklendirilmiştir?
               A) Tartışma          B) Açıklama                 A) Açıklama         B) Tartışma
       ED      Betimleme, varlıkların belirgin özelliklerini göz önünde canlandıracak şekilde söz veya yazıyla anlat-
                                                                                    D) Öyküleme
                                                                C) Betimleme
                                    D) Öyküleme
               C) Betimleme
           9.

               Bu bilgiye göre aşağıdakilerin hangisinde betimleme yoktur?
               A)  Eskicide saç sakal dağınık, göğüs bağır açık, pantolonu dizlerinden yamalı, dişleri eksik ve suratı
                   sarı, sapsarıydı gözlerinin akına kadar sarıydı. Türkçe bildiği ve İstanbul taraflarından geldiği için
                   Hasan; şimdi onun sade işine değil, yüzüne de dikkatle bakmıştı. Göğsünün ortasında tıpkı çene-
                   sindeki sakalı andıran kırçıl, seyrek bir tutam kıl vardı.
               B)  Şimdi onun da kuşaklı entarisi, ceketi, takkesi, kırmızı tokaları vardı. Saçlarının ortası el ayası
                   kadar sıfır makine ile kesilmiş, alnına perçemler uzatılmıştı. Deri gibi sert, yayvan tandır ekmeğine
                   alışmıştı; yer sofrasında bunu hem kaşık hem çatal yerine dürümleyerek kullanmayı beceriyordu.
               C)  Karanlıktan, yüzünü kamçılayan kar ve rüzgârdan, dizlerine sıçrayan çamurdan ve duyduğu ses-
                   lerden korkuyordu. Açlığı, sıska kardeşlerinin korkunç gözlerini, yorgunluğunu unutmuştu. Bir an
                   evvel köye varmak, ocakta küllenen bir odun parçasıyla aydınlanan toprak dama girmek ve bir
                   köşede saklanmak istiyordu.

               D)  Ben mektepte eğitim görmüştüm. Böğrüme bir kurşun yemiş, hastanedeydim; ahalinin elinden
                   kurtularak tren hattını tutmuş, arkadaşlarla memlekete ulaşmaya çabalıyordum. Lebüvve Boğazı’nı
                   bilir misiniz? Boğaz deyince hatırınıza gelen yeri merak ettim. Az çok tahmin edebiliyorum.
                                                        202
   197   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207