Page 6 - 9. SINIF EDEBİYAT BECERİ TEMELLİ SORU BANKASI - GİRİŞ YAYINLARI
P. 6
2. Ünite: Hikâye
Hikâye BECERİ TEMELLİ TEST 1
1 İlk örneklerini Fransız yazar Guy de Maupassant’ın (Giy dö Möposan) vermiş olduğu olay hikâyelerinde serim, düğüm ve
çözüm bölümleri vardır. Olay hikâyelerinde esas olan olaydır. Olay örgüsü kişi, zaman ve mekâna bağlıdır.
Bu açıklamaya göre aşağıda verilen metinlerden hangisinin olay hikâyesini örneklendirdiği söylenebilir?
A) Hamalbaşı, kahvede otururken haber geldi, el sıkıştıkları depo sahibi anlaşmayı bozmuş hamallık işi için başkalarını
ayarlamıştı. Hamalbaşı haberi alır almaz soluğu demircinin deposunda aldı. Depocu hazırlıklıydı, hamalbaşına sesini
kessin ve hamalları yatıştırsın diye pay verdi. Hamalbaşı da payı kabul edip kendi yoluna gitti. Hamallar hamalbaşını
dört gözle bir vakit beklediler. Hamalbaşı gelmeyince başına bir iş geldi her hâl deyip deponun yolunu tuttular.
B) Koyunpazarı’nda bi ufak dükkân; bir küçük ocak yanıyor, bir ufacık çocuk körük çekiyor. İhtiyarlamış, küçülmüş, ak
sakallı küçük yüzlü bir adam, yüzünde çift gözlük, mini mini halkaları ateşte ısıtıp zincir bağlıyordu. Ne hoş manzara,
GİRİŞ YAYINLARI
gözüm ilişti. Dükkânın önünde kaldım.
C) Yürüyordum. Yürüdükçe de açılıyordum. Evden kızgın çıkmıştım. Belki de tıraş bıçağına sinirlenmiştim. Olur, olur!
Mutlak tıraş bıçağına sinirlenmiş olacağım. Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyüzünün bulutsuz olması,
pekâla meseledir. Kim demiş mesele değildir, diye?
D) Eğer bu zamana kadar hiç karşılaşmadıysanız bir an önce alıp okumanızı hatta birden fazla defa okumanızı şiddetle
tavsiye ediyorum. En başta bu kitabın sadece bir kitap olmadığını ve okuru için bir yaşam felsefesi, bir bakış açısı
olduğunu söylemiştim. Öyle ki her okur için farklı ve özel bir anlam taşıyor.
E) 15 Nisan 1452’de dünyaya gelen Leonardo Da Vinci, yaptığı eserlerle Rönesans sanatına yön vermiş, ünü zamanı
aşarak günümüze kadar ulaşmış ender sanatçılardan biridir.
2 Ben Gönen’de doğdum. Yirmi yıldır gör- 1884 yılında Gönen, Balıkesir’de
mediğim bu kasaba, düşümde artık bir doğdu. Yüzbaşı Ömer Şevki Bey ile
serap gibiydi. Birçok yeri unutulan, eski, Fatma Hanım’ın ikisi küçük yaşlarda
uzak bir rüya gibi oldu. O zaman genç ölen dört çocuğundan biridir. Öğre-
bir yüzbaşı olan babamla her zaman nimine Gönen’de bir mahalle mek-
önünden geçtiğimiz Çarşı Camii’ni, tebinde başladı. Ömer Şevki Bey’in
karşısındaki küçük, harap şadırvanı, görevinin nakli dolayısıyla Gönen’den
içinde binlerce kereste tomruğu yüzen ayrılan aile İnebolu ve Ayancık’tan sonra İstanbul’a geldi.
nehirciği, bazen yıkanmaya gittiğimiz sıcak sulu hama- Ömer Seyfettin, önce Mekteb-i Osmanî’ye, 1893 ders yılı
mın derin havuzunu şimdi hatırlamaya çalışıyorum. Ama başında da Askerî Baytar Rüştiyesi’ne kaydedildi. Bu okulu
beyaz bir unutuş dumanı önüme yığılır. Renkleri siler, 1896’da tamamlayarak Edirne Askerî İdadîsi’ne devam
şekilleri kaybeder… etti. 1900’de İdadî’yi bitirerek İstanbul’a döndü.
Ömer Seyfettin’in yazdığı bir hikâyeden ve biyografisinden alınan bu iki parçadan aşağıdakilerin hangisine ula-
şılabilir?
A) Yazarların tarzlarının, yazdıkları eserlere yansıdığına
B) Sanat eserlerinde yazarların öyküleyici anlatım biçimini yoğun olarak kullandıklarına
C) Yazarların bilgi dağarcığının geniş olmasıyla eserlerinin kaliteli olması arasında bağlantı olduğuna
D) Edebî eserlerde yazarların hayatına dair bazı özelliklerin bulunabileceğine
E) Yazarların eserlerinin başarısının kendi hayatlarını ele almalarına bağlı olduğuna
Giriş Yayınları / 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 21