Page 72 - 12_edebiyat_ogretmenin
P. 72
70 ŞİİR
o Hece ölçüsüyle yazan şair, 1940’tan sonra serbest ölçüye de yönelmiştir.
o Özgün, yumuşak, açık ve duru bir anlatımla şiirlerini kaleme almıştır.
o En tanınmış şiiri “Sebil ve Güvercinler”dir.
o “Yedi Meşale (topluluğun ortak kitabı), Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak”
adlı eserler şiir türünde yayımlanan yapıtlarıdır.
Cumhuriyet sonrası saf (öz) şiir anlayışından şiir örnekleri:
EŞİK SESSİZ GEMİ
Basma bu eşikte benim kalbim var, Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Kalbim ki bir uzak hayale ağlar
Kıskanç bir büyüdür bana uzletim Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan,
Zalim arzularla tutuşan etim, Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Her akşam bir çarmıh olur ruhuma
Ben de bilmem nasıl diner bu humma; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Saatler işkence, günler cellâdım, Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Ne ben yalnızlığa bir lâhza kandım.
Ne de yalnızlığım benden usandı. Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Tahtayı kurt oydu, taş yosunlandı, YAYINEVİ
Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Yabanî otlarla örtüldü duvar; Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
Mermer havuzlarda köpüren sular
Kâh bir ayna oldu kamaşan güne, Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Kâh bağrım açıldı bütün hüznüne Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Ufukları sarsan geniş rüzgârın
EDİTÖR
Benden sor sırrını bu boş yolların Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Benden sor ve benden dinle akşamı… Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Ahmet Hamdi TANPINAR Yahya Kemal BEYATLI
KALDIRIMLAR
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
İçimde damla damla bir korku birikiyor; Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler. Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...
Necip Fazıl KISAKÜREK