Page 63 - 10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenin Ders Notları
P. 63

¦ HİKÂYE §                                                                63
                                                                                    63

          7.  Bu dönem hikâyelerinde temel temalar, Anadolu insanının içinde bulunduğu ağır savaş koşul-
             larının getirdiği acılar ve yoksulluktan dolayı “Türkçülük, çağdaşlaşma, gerilik, batıl inançlar,
             cehalet ve yoksulluk"tur.

             Aşağıdaki metinlerden hangisi bahsedilen dönemde yazılmamıştır?
             A)  O gün somurtkandı. Başımıza gelen felaketi yükletecek yer arıyordu. Nihayet kendi kendi-
                ne, "Cumhuriyet olsak başımıza bir felaket gelemezdi." diyordu. Onun cumhuriyetçiliği biraz
                damdan düşer gibiydi. Fakat o kadar hoş bir tarafıydı ki...
             B)  Yatsı namazı için abdest suyu taşıyan angaryacıları, meşalelerle geçmeye başladılar. Ars-
          EDİTÖR YAYINEVİ
                lan Bey, Şalgo’nun, ıslanmış, hasta, ateş böcekleri gibi sönük sönük parlayan ışıklarına
                bakıyor, kâhyanın sözlerini işitmeyerek kendi planını düşünüyordu. O biliyordu; düşmanın
                hepsi Zondi gibi, Plas Batanyus gibi, Lozonci gibi kahraman değildi.

             C)  Haydi, gazileri uyandır. Kurban bayramını bugünden yapacağız. Koş. Bana da çabuk top-
                çuyu gönder. Çavuş, bir eliyle bakır tolgasını tutarak, koştu. Merdivende daldı. Kuru Kadı,
                uzakta, kara yerin üstünde daha kara bir leke gibi yavaş yavaş ilerleyen düşman alayına
                dikkatle baktı.
             D)  Bu kentin insanları, yağmura tutulma korkusu nedir bilmez, havanın açmasını beklemez-
                lerdi ya içlerinden yalnız bir tanesi onlara benzemezdi. Bu adam, pencereden gökyüzüne
                bakan bu adam... Bu adamın  kimi kimsesi yoktu. Kentin iç kesimindeki koca koca yapılar-
                dan birindeydi iş yeri; oraya gider gelir, evine kimseyi çağırmazdı. Gelmeyeceklerini bilirdi
                çünkü. Kendi de eşinin dostunun evine pek gitmezdi, üst üste çağrılmadıkça.
             E)  Köyün bir kısmı yanmış, perişan, herkes fersiz ve şaşkın gözlerle kamyon denilen canava-
                rın lüzumsuz gürültüsüne bakıyordu. Herkesin ruhunda sonu gelmeyen ezilişin, açlığın, her
                günün gizli felaket ihtimallerinin yoğurduğu ümitsizlik ve ilgisizlik vardı. Onun için hiç kimse
                Uşak'a kadar gelmek istemiyordu.





          8.  Okulda ilk öğrendiğim gerçeklerden biri de -sonra peder oldu- beni yanlışlıkla mektep yerine
             okula gönderdiği oldu. Önümüze alfabe adında anlaşılmaz bir kitap koydular. Babam, ona da
             elifba dedi. Okulla babamı uzlaştırmaya imkân yoktu. Bu garip kitapta, bizim kılığımıza pek
             benzemeyen bir biçimde giydirilmiş çocuklar, boyuna birbirlerine top atıyorlardı. Hangi mahal-
             lede oturduklarını bilmediğim bu çocuklar, kumbaralarında -bizim evde böyle bir kutu yoktu-
             para biriktiriyorlar(...) Bir de vatan denen şey vardı ki çok iyi korunması gerekiyordu. Her
             sabah hep bir ağızdan onu özümüzden çok sevdiğimizi, ant denilen bir şey içerek haykırıyorduk.

             Bu parçadaki çatışma aşağıdakilerden hangisinden kaynaklanmaktadır?
             A) Ahlaki düşkünlükten                    B) Sosyo-kültürel uyumsuzluktan

             C) Geleneklere uygun hareket etmemekten    D) Eğitim farklılığından
             E) Toplumu yanlış yönlendirmekten
   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68