Page 18 - 11_cografya_ogretmenin
P. 18
16 DOĞAL SİSTEMLER
ˇ Yüzey akışları ve yer altı menşeli kaynaklar tatlı su olarak göllerde ve nehirlerde toplanır.
Bütün yüzey akışları nehirlere ulaşmaz. Akışın çoğu sızarak yer altına geçer. Bu suyun bir
kısmı yüzeye yakın kalır ve yer altı suyu boşaltımı olarak tekrar yüzeydeki su kütlelerine
katılır. Bazı yer altı suları kaynak suları olarak tekrar yeryüzüne çıkar. Sığ yer altı suları,
bitki kökleri tarafından alınır ve yaprak yüzeyinden terlemeyle atmosfere karışır. Yer altına
sızan suyun bir kısmı daha derinlere gider ve çok uzun zaman süresince büyük miktarda
tatlı suyu depolayabilen akiferleri (suyla doymuş yer altı tabakaları) besler. Zamanla bu
suda hareket eder ve bir kısmı okyanuslara karışır.
NOT
Canlılar için yaşam kaynağı olan su, biyosferde en çok bulunan madde olup yeryüzü-
nün %71’ini kaplamaktadır. Dünya üzerinde suların %97’sini okyanus ve denizlerde bulunan
tuzlu sular, %3’lük kısmını ise göl, akarsu, yer altı suyu ve buzullar şeklinde bulunan tatlı
sular oluşturmaktadır. Hayatlarını devam ettirebilmek için tüm canlılar suya ihtiyaç duyar.
Ancak yeryüzündeki suların çok az bir kısmı tatlı su özelliğinde olup insanların kullanımına
uygundur.
Su Döngüsüne İnsan Etkileri
Tarımda Su Kullanımının Su Döngüsüne Etkileri
F Kurak ve yarı kurak bölgelerde sulamalı tarımın yaygınlaşması ile akarsular, sulak
alanlar ve yer altındaki sulardan yararlanma artmıştır. Bu durum su döngüsünü olum-
suz etkilemektedir.
Kentleşme ve Nüfus Artışının Su Döngüsüne Etkileri
F Hızlı nüfus artışı ve kentleşme ile birlikte içme ve kullanma suyu temin etmek için
akarsulardan, göllerden ve yer altı sularından daha fazla su kullanılmaya başlanmış-
tır.
Sanayide Su Kullanımının Su Döngüsüne Etkileri
F Sanayi tesislerinin kuruluş yeri belirlenirken su büyük önem taşır. Dünyadaki su
tüketiminin %25’i sanayide kullanılır.
Baraj ve Kanalların Su Döngüsüne Etkileri
F İnsanlar akarsulardan çeşitli amaçlarla yararlanmak için barajlar yapmışlardır. Bu
durum yeryüzüne düşen yağışın akarsular aracılığı ile göllere ve denizlere ulaşmasını
kısıtlamıştır.