Page 144 - 8. SINIF VIP TÜRKÇE SORU BANKASI - EDİTÖR YAYINLARI
P. 144
144 PARÇADA ANLAM
16 Çocukluğumda ve gençliğimde pek çok Kö- Çıkmış Soru
roğlu anlatıcısına rastladım. Bunlar Köroğlu 17 Suat: Bence hayata bakış açını değiştir-
destanlarını, onlara kendilerinden bir şey- melisin.
ler katarak anlatırlardı. Ben edebiyata bu
destan yaratıcılarını taklit ederek başladım. Selvi: Ama ben böyleyim, değişemiyorum.
Gençliğimde hem bir anlatıcı hem de bir Keşke değişebilsem. Pastanın biteceğin-
dinleyiciydim. Diyebilirim ki yeni bir roman den korkarak tadını alamıyorum.
dili yaratmak isteyen romancı için sözlü Bu konuşmaya göre Selvi’nin içinde bu-
edebiyat erişilmez bir kaynak olabilir. Benim
temelimde ne kadar Balzac, Dostoyevski, lunduğu durumu aşağıdakilerden han-
Gogol varsa bir o kadar da Köroğlu vardır. gisi en iyi tanımlamaktadır?
EDİTÖR YAYINLARI
Böyle konuşan bir yazar için aşağıdaki- A) İyi başlayan bir şeyin iyi sonuçlanma-
lerden hangisi söylenemez? yacağını düşünmektedir.
A) Yapıtlarında sözlü edebiyat ürünlerinden B) Mutlu olduğu zamanlarda üzücü anıla-
yararlanmıştır. rını hatırlamaktadır.
B) Hem yerli hem de yabancı kültürden et-
kilenmiştir. C) Bir işin sonunda hayal kırıklığına uğra-
maktan çekinmektedir.
C) Başlangıçta, başkalarını taklit ederek
ürünler ortaya koymuştur. D) Olumsuz düşünceleri güzellikleri ya-
D) Eserlerinde Türk tarihine ait konuları iş- şamasına engel olmaktadır.
lemiştir.
18 Nasreddin Hoca, ikna edici iletişim yoluyla müşteriye hitap ederek hedef kitlede arzulanan
davranış değişikliğini sağlayabilmeyi ve tutumları değiştirebilmeyi amaçlar.
Aşağıdaki fıkralardan hangisi bu cümlede sözü edilen duruma örnek olabilir?
A) Hoca, kara bir tavuğu satmak için pazara götürmüş. Ancak renginden ötürü kimse tavuğu
almak istememiş. Hatta biri “Beyaz olsaydı alırdım!” demiş. Bunun üzerine Hoca, bir kalıp
sabun alarak tavuğu çeşmede yıkamış ancak rengi yine de karaymış! Ahaliye duyururca-
sına “Aferin be boyacıya!” demiş. “Öyle boya kullanmış ki tavuğun rengini aklaştırmanın
mümkünü yok!” Bu sözden pek hoşlanan biri, kara tavuğu hemen satın almış.
B) Hoca, tutmuş yumurta ticaretine başlamış. Gelgelelim, yumurtanın dokuzunu bir akçeye alıp
onunu yine aynı fiyata satmış. Dostları “Ne yapıyorsun Hoca?” deyince şu cevabı vermiş:
– Dostlar alışverişte görsün!
C) Nasreddin Hoca, bir gün bakkallık yaparken Kedigillerden falanca olduğunu söyleyen bir
kadının veresiye mal almasına izin vermeyip “Kocanı tanıyorum ama bile bile sermayeyi
kediye yükleyemem!” der.
D) Hoca, sebze satmak için pazara gider. O “Sebze satıyorum, sebze!” diye bağırmaya başlar
başlamaz, eşeği de Hoca’nın sesini bastırarak anırır. Hoca, döner dolaşır, hiçbir şey sata-
mayınca da eşeğine öfkelenip “Bana bak arkadaş! Sebzeyi sen mi satıyorsun, ben mi?” diye
bağırır.

