Page 56 - 10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenin Ders Notları
P. 56

¦       §
            56
            56                                                                   HİKÂYE
                                          ¦  TEST - 1 §


           1.










          EDİTÖR YAYINEVİ


             Aşağıdaki hikâye metinlerinden hangisi bu görseli kahraman bakış açısıyla tam ve doğru
             olarak yansıtmaktadır?
             A)  Burası İsviçre’nin bir dağ köyüydü. Dağların arasında sıkışmış bir o kadar da dünyayı aşmış bir
                köydü burası. Evleri en fazla üç katlıydı. Köy halkı bahçelerinden topladıkları meyve ve sebzeleri
                sokak aralarındaki küçük dükkanlarda satıyordu burada. Evde bekleyen eşlerini, bazen hastaları
                sevindirmek için çiçekçiler vardı. Öğlen olduğu zaman güneş tıpkı bir bekçi gibi başımıza dikilir ve
                gözlerimizi âdeta kavururdu. Bu nedenle sokaklarda birçok kişi şapkayla dolaşırdı.  Bazen özlüyo-
                rum bizim oraları ama neyse ki bazı şeyleri hiç aratmıyordu burası. Balkonlara serili çarşaflar...

             B)  Çoktan gece olmuştu bile. Hava da iyiden iyiye soğuyordu. Evlerin bacalarından çıkan duman
                günün, sararmanın ve soğukların habercisiydi. İnsanlarda hep bir koşuşturma... Biraz korku,
                biraz endişe... Sanki hep bir yerlere yetişme çabası ama her şeyden geri kalmanın hüznü vardı
                yüzlerde. Çiçekçi ile manav da birazdan kapatırdı herhalde. Ama o da ekmek parası ya, ne kadar
                geç indirirse kepengi o kadar iyiydi.
              C)  Bu nereye çıktığı belli olmayan, yer ile gök arasının bir adım kadar yakın olduğu bu sokaklar
                onun için anlamsızdı artık. Elleri arkasında bağlıydı; yürüyordu, düşünüyordu, alıyordu, veriyordu
                ama her şey aynıydı. Yıllarını kaybetmişti onunla; arkadaşını, çocukluğunu, gençliğini, bu gününü
                hatta yarınını bile. Daha bir hafta olmuştu ama bir yıl gibiydi. Etrafındaki onlarca insan içinde
                yapayalnızdı. Çıkan onca ses, onca gürültü bile daldığı yerden çıkaramıyordu yeryüzüne. Rüzgârın
                savurduğu çarşafların sesi...

              D)  Bugün hiç müşterim yoktu. İnsanlar tıpkı bir sürü gibi aynı adımlarla aynı düşüncelerle, aynı
                sözcüklerle yürüyorlardı. Karşıdaki kafede oturanlar gazetede yazılanları hayretle okuyup yazı-
                lanların bir savaşın habercisi olduğunu bas bas bağırıyorlardı. Az önceki kadın da bir şey almadan
                gitti. Çocukların koşuşturmaları bağrışmaları çınlıyordu kulaklarımda. Bizim buralara turistler
                çok gelirdi. Şu sıralar onlar da gelmez oldu. İşler hepten kesildi.
              E)  Diego yine almış çantasını sırtına geliyordu. Yorgundu belli. Nasıl olduğunu sordum. Yorgundu.
                Gececiymiş, işten geliyormuş. Son zamanlarda belindeki kambur iyice belirginleşmiş, dizleri iyice
                bükülmüş, hiç olmadığı kadar çökmüştü. Yüzü yine asıktı. Haksız da sayılmazdı. Etrafındaki herkes
                rahat bir hayat yaşarken o neden yaşamın insana sunabileceği bütün eziyetleri çekiyordu ki?
                Çiçekçinin bağırtısıyla irkildi.
   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61