Page 19 - 10_edebiyat_ogretmenin
P. 19

HİKÂYE                                                     53
                                      TEST 1

          1








             EDİTÖR YAYINEVİ







            Aşağıdaki hikâye metinlerinden hangisi bu görseli kahraman bakış açısıyla tam
            ve doğru olarak yansıtmaktadır?
            A)  Burası İsviçre’nin bir dağ köyüydü. Dağların arasında sıkışmış bir o kadar da dünya-
               yı aşmış bir köydü burası. Evleri en fazla üç katlıydı. Köy halkı bahçelerinden topla-
               dıkları meyve ve sebzeleri sokak aralarındaki küçük dükkanlarda satıyordu burada.
               Evde bekleyen eşlerini, bazen hastaları sevindirmek için çiçekçiler vardı. Öğlen ol-
               duğu zaman güneş tıpkı bir bekçi gibi başımıza dikilir ve gözlerimizi adeta kavurur-
               du. Bu nedenle sokaklarda birçok kişi şapkayla dolaşırdı.  Bazen özlüyorum bizim
               oraları ama neyseki bazı şeyleri hiç aratmıyordu burası. Balkonlara serili çarşaflar...
            B)  Çoktan gece olmuştu bile. Hava da iyiden iyiye soğuyordu. Evlerin bacalarından
               çıkan duman günün, sararmanın ve soğukların habercisiydi. İnsanlarda hep bir ko-
               şuşturma... Biraz korku, biraz endişe... Sanki hep bir yerlere yetişme çabası ama
               her şeyden geri kalmanın hüznü vardı yüzlerde. Çiçekçi ile manav da birazdan ka-
               patırdı herhalde. Ama o da ekmek parası ya, ne kadar geç indirirse kepengi o kadar
               iyiydi.
            C)  Bu nereye çıktığı belli olmayan, yer ile gök arasının bir adım kadar yakın olduğu
               bu  sokaklar  onun  için  anlamsızdı  artık.  Elleri  arkasında  bağlıydı;  yürüyordu,  dü-
               şünüyordu, alıyordu, veriyordu ama her şey aynıydı. Yıllarını kaybetmişti onunla;
               arkadaşını, çocukluğunu, gençliğini, bu gününü hatta yarınını bile. Daha bir hafta
               olmuştu ama bir yıl gibiydi. Etrafındaki onlarca insan içinde yapayalnızdı. Çıkan
               onca ses, onca gürültü bile daldığı yerden çıkaramıyordu yeryüzüne. Rüzgârın sa-
               vurduğu çarşafların sesi...
            D)  Bu gün hiç müşterim yoktu. İnsanlar tıpkı bir sürü gibi aynı adımlarla aynı düşünce-
               lerle, aynı sözcüklerle yürüyorlardı. Karşıdaki  kafede oturanlar gazetede yazılanları
               hayretle okuyup yazılanların bir savaşın habercisi olduğunu bas bas bağırıyorlardı.
               Az önceki kadın da bir şey almadan gitti. Çocukların koşuşturmaları bağrışmaları
               çınlıyordu kulaklarımda. Bizim buralara turistler çok gelirdi. Şu sıralar onlar da gel-
               mez oldu. İşler hepten kesildi.
            E)  Diego yine almış çantasını sırtına geliyordu. Yorgundu belli. Nasıl olduğunu sor-
               dum. Yorgundu. Gececiymiş, işten geliyormuş. Son zamanlarda belindeki kambur
               iyice belirginleşmiş, dizleri iyice bükülmüş, hiç olmadığı kadar çökmüştü. Yüzü yine
               asıktı. Haksız da sayılmazdı. Etrafındaki herkes rahat bir hayat yaşarken o neden
               yaşamın insana sunabileceği bütün eziyetleri çekiyordu ki? Çiçekçinin bağırtısıyla
               irkildi.
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24