Page 171 - 10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenin Ders Notları
P. 171

¦ ANI (HATIRA) §                                                          17
                                                                                    1711

             CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE ANI

             * Türk edebiyatında edebî bir tür olarak anı, asıl gelişimini Cumhuriyet Dönemi’nde göstermiştir
            denilebilir.

             * Bu dönemde siyasi ve askeri konulardan, sanatçıların cezaevinde yaşadıklarından, edebiyat ve
            sanat tartışmalarından, eğitim ve öğretmenlik yaşantısından bahseden birçok anı kaleme alın-
            mıştır.

             * Dolayısıyla Cumhuriyet Dönemi’nde yazılan anıların çok geniş bir konu yelpazesine sahip olduğu
          EDİTÖR YAYINEVİ
            söylenebilir.
             * Ayrıca bu dönemde yazılan anılar her ne kadar öğretici bir özellik gösterse de bu eserler edebî
            açıdan da oldukça önemlidir.

             * Cumhuriyet Dönemi’nde yazılan anı türündeki önemli eserler şunlardır:
              » Falih Rıfkı Atay: Atatürk’ün Bana Anlattıkları, Atatürk’ün Hatıraları, Çankaya, Zeytindağı,
           Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri

              » Necip Fazıl Kısakürek: Yılanlı Kuyudan (Cinnet Mustatili)
              » Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı): Mavi Sürgün

              » Ahmet Hamdi Tanpınar: Cahit Sıtkı’ya Dair Hatıralar, Kerkük Anıları
              » Haldun Taner: Ölür ise Tenler Ölür Canlar Ölesi Değil

              » Yahya Kemal: Siyasi ve Edebî Hatıralarım








                                           BİR TANIŞMA
          Abdülhamit  devrinde  karlı  bir  gün...  İstiklâl  Marşı  şairi  Akif’le  biz,  Sarıgüzel’den  kalkıyoruz.
          Recaizade’nin  Şişli’de  Bulgar  Çarşısı’ndaki  evine  gidiyoruz.  Recaizade,  beni  Reji  Komiseri  Nuri
          Bey’in konağından tanır; onun için bana güveni var. Nuri Bey’in konağı o kadar temiz ki orada

          tanışanlar, Abdülhamit birliklerinden korkmazlar. Üstat Ekrem’in evine girince ben paltomu çıkar-
          dım. Akif de ceketinden karları silkti. Oda soğuktu, odun sobası yeni yanmıştı. Geldiğimde ben
          içimden pişmandım, sıcak ve soğuk kavramlarını bilmeyen bünyesiyle Akif’in yüzü benim pişmanlı-
          ğımı paylaşmadığı için ona garez oluyordu.

          - Canım Akif, insan üşümez mi? Bari hatırım için üşü! diyordum.
          Derken Üstat Ekrem, odaya girdi. Başında pelüş takke, üstünde apartman gibi kocaman ropdö-
          şambır, ayaklarında şişman pantuflalar.
   166   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176