Page 169 - 10. SINIF PARAGRAF SORU BANKASI - EDİTÖR YAYINLARI
P. 169

TEST 6


           3.   İnsanın insana gösterdiği en büyük güven, karşılıklı öğüt   5.   Tehlike  insana  bir  defa  önemsiz  görünmekle  önemsiz
               almak ve öğüt vermektir. Başka türlü güvenlerde insan   durumuna  düşmez;  insanın  başına  gelen  tehlikelerin
               ancak belli şeyleri, topraklarını, malını, çocuklarını, say-  birçoğu da açıktan açığa değil, gizlice gelir. Gelecek teh-
               gınlığını koyar ortaya ama öğüdünü almaya hazır oldu-  likeye daha bize gelmeden mani olmak, ha geldi ha ge-
               ğumuz kişiye, her şeyimizle güveniriz. Bu güven ile bağ-  lecek diye uzun bir süre gözetmekten daha iyidir çünkü
               lılık karşısında, öğüt verenin sorumluluğu ise çok daha   çok takip eden insan eninde sonunda bitkin düşer uyur.
               büyüktür. En bilge kişilerin bile öğüt almayı büyüklükleri-
               ni zedeleyen, onlara gölge düşüren, değerlerini küçülten   Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
               bir şey olarak görmemeleri şarttır.
                                                                A)  Tehlikelerin çoğu biz farkında olmadan gelir.
               Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?  B)  Tehlike gelmeden tedbirimizi almak gerekir.
                                                                C)  Tehlikeleri gelecek diye gözlemek akıllıca bir iş de-
               A)  Bir kişiyle karşılıklı nasihat alıp veriyorsanız kendinizi   ğildir.
                  güvende hissediyorsunuzdur.                   D)  Tedbirsizce tehlikelerle yüzleşmek deliliktir.
               B)  Bilge insanların öğüt almayı kendilerini küçülten bir   E)  Tehlike insana önemsiz gibi görünebilir.
               EDİTÖR YAYINLARI
                  şey olarak görmemesi gerekir.
               C)  Öğüt verenin sorumluluğu öğüt alana nispetle daha
                  çoktur.
               D)  Nasihat aldığımız kişilere her şeyimizle, tam güveni-  6.   İnsandan anlamak başka meseledir, işten anlamak baş-
                  yoruzdur.                                     ka. Çünkü insan fıtratını her yönüyle bilen birçok insan,
               E)  Bilge kişiler de diğer insanlar gibi öğüt almaya çe-  hakikatte iş alanında beklenen yeteneği gösteremez. Bil-
                  kinebilirler.                                 gilerini kitaplardan ziyade insanları incelemeye adamış
                                                                insanların durumu budur. Böyle insanlar öğüt vermeden
                                                                ziyade iş görmeye yararlar, hiçbir şeyden anlamazlar dar
                                                                bir alan dışında. Bunları yeni çevrelere sokmak isterse-
                                                                niz, atacağı adımları şaşırırlar.
                                                                Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

                                                                A)  Bazı insanlar verilen öğütleri kullanarak en iyi işlerini
                                                                  yaparlar.
                                                                B)  İnsan fıtratından çok iyi anlayanların bazıları iş yap-
                                                                  maktan anlamazlar.
                                                                C)  İnsanların bazıları öğüt veremez ama iyi iş yapar.
                                                                D)  Bazı insanların bilgi alanları iş yaptıkları alanla sınır-
                                                                  lıdır.
                                                                E)  Bilgileri dar bir çerçevede olan insanları yeni çevreye
                                                                  soktuğunuzda şaşırırlar.
           4.   Kurnazlık, değişik ve karışık türden bir bilgeliktir. Kurnaz
               insan ile bilge insan arasında yalnız dürüstlük yönünden
               değil,  yetenek  olarak  da  büyük  bir  fark  olduğu  açıktır.   7.   Romanla hayat özdeş değildir. Hayatın kurallarıyla roma-
               Bu  insanlar  düzen  dolap  çevirmede,  fitne  çıkarmada   nın kuralları birbirinden ayrıdır. Roman, belki hayatı bü-
               pek usta olmakla beraber pek akıllı sayılmazlar. Kurnaz   tün halinde kavramamız konusunda yapılmış tertipli bir
               insanlar,  küçük  düzenlere  kafası  çalışan,  küçük  işlerin   teşebbüstür; sınır taşları, nirengi noktaları belirlenmiştir.
               adamları olduklarından zihinlerindeki oyunları göz önü-  Hayatın sınırları önceden kestirilemez; o, kendi sınırsızlı-
               ne sermek hiç de yersiz olmaz.                   ğının ufuklarına doğru yol almaktadır. Romansa sınırsız-
                                                                lığına bir anlatım biçimi verir. Hayatı yontar roman, kendi
               Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?  istediği biçimde yontar ve sınırlarını tayin eder. Romancı,
               A)  Bilge insanlar yetenekli oldukları kadar aynı zaman-  işe yarayan yanlarını alır, bu yönüyle roman hayattan ek-
                  da dürüsttürler.                              siktir.
               B)  Kurnazların  kafası  küçük  işlere  kafası  çalıştığından   Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
                  küçük işlerin adamıdırlar.
               C)  Kurnaz insanlar pek akıllı olmadıkları gibi yetenekli   A)  Roman hayatın her ayrıntısına girmez.
                  de değildir.                                  B)  Hayatı  romana  olduğu  gibi  aktarma  durumu  vardır
               D)  Kurnazlar,  bilge  insanlar  kadar  dürüst  ve  yetenekli   çoğu zaman.
                  değillerdir.                                  C)  Hayatın sınırları belli değildir, romanda ise bellidir.
               E)  Kurnaz insanların çevirdikleri dolaplar ve fitneler ko-  D)  Romanda hayatı evirip çevirebilirsin.
                  layca ortaya çıkar.                           E)  Romanda hayatın sınırlı kısımlarına yer verilir.

                                                         169
   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174