Page 26 - tyt-konsensus-felsefe
P. 26

MS 2. Yüzyıl - 15. Yüzyıl Felsefesi                                                    Test - 47

          5.   Kendilerini hakikate adamış insanların, kadimlerin görüş-  7.   Buna göre, Razi atomculuğuna ve dolayısıyla mater-
             lerini seve seve ve olabildiğince açık bir biçimde, kendi   yalizmine ön şart olarak, öncelikle maddenin ezeli ve
             dillerinin ve zamanlarının normlarına göre onlara birta-  ebedi olduğunu ve evrende boşluğun var olduğunu öne
             kım ekler yapmak suretiyle ortaya çıkarmaları beklenir.   sürer. Maddenin ezeli oluşu, yaratmayı da tıpkı Pla-
             Düşünürlerin eski zamanlardan intikal eden hakikatleri   ton’da olduğu gibi, şekilsiz maddeye şekil verme olarak
             kendi koşullarına ve geleneklerine uyarlamaları gerekti-  tanımlamayı ve dolayısıyla yaratıcının da ezeli olması-
             ğini savunan Kindi’ye göre bunun nedeni, hiç kuşku yok
             ki felsefenin hakikatleriyle peygamberlerin mesajları ara-  nı zorunlu kılar. Başka bir deyişle, şekil verme olarak
             sında içerik bakımından hiçbir farklılık bulunmamasıdır.   yaratma, yalnızca yaratma eyleminin failini değil fakat
             Çünkü her ikisi de bize Tanrı,  varlık ve eşya ile ilgili doğru   aynı zamanda yaratma eyleminin kendisinde kaim ola-
             ve birbirini temellendiren bilgiler vermektedir.  cağı veya gerçekleşeceği bir dayanağı, yani maddeyi
                                                              (heyula) gerektirir. Ezeli olan madde ise kendisinin kaim
             Parçadan felsefe ve din bilgisi hakkında hangi yargı-
                                                              olabileceği bir yeri, yani boşluğu mantıksal ve ontolojik
                        EDİTÖR YAYINEV
             ya ulaşılabilir?                                 Bu parçaya göre Razi maddeciliği ile ilgili,İ
                                                              olarak kaçınılmaz hale getirir ve bu yer de Razi’nin me-
             A)  Felsefe ve din doğruları birbiriyle örtüşür, birbiriyle   tafiziğinde ezeli olan üçüncü ilke olmak durumundadır.
                çelişmez.

             B)  Felsefe doğruları din doğrularından önceliklidir.
                                                              I.  Maddenin ezeli ve ebedi olduğunu kabul etmiştir.
             C)  Din bilgileri, inanan insanlar için felsefe doğruların-
                dan önceliklidir.                             II.  Tanrı’nın ezeli ve ebedi olduğunu kabul etmiştir.
             D)  Din ve felsefe aynı alanda çalışmadıkları için arala-  III.  Yaratma fiilinin gerçekleştiğini kabul etmiştir.
                rında bir etkileşim olmaz                     yargılarından hangileri doğrudur?
             E)  Din ve felsefe bilgileri çoğu zaman aynı konuyla ilgili   A) Yalnız I   B) Yalnız II   C) Yalnız III
                birbirine zıt düşünceler üretirler.
                                                                       D) I ve II     E) I, II ve III
          6.   İnsanın nihai ve en yüksek amacı mutluluktur. İnsanın
             mutlu olmak için yaratılmış olduğunu ve sınırlı da olsa   8.   İnsanın düşüşünü günah ve dolayısıyla onun Tanrı’ya
                                                              başkaldırısı yoluyla bu şekilde açıklayan Aziz Augusti-
             bu mutluluğu tek başına gerçekleştirme güç ve imkâ-  nus, bu kez etik anlayışında, insanın kurtuluşunu ebedi
             nına sahip bulunduğunu bildiren Fârâbî’ye göre, mut-  saadet düşüncesi içinde, erdem ve Tanrı aşkı yoluyla ifa-
             luluk öyle bir değerdir ki hiçbir şeye bir araç olmayıp,   de etmeye çalışır. Gerçekten de insanın ahlaki durumunu
             doğrudan doğruya bir amaçtır ve bu, apaçık bir şeydir.   yine söz konusu değere dayalı varlık hiyerarşisiyle, Tanrı-
             Mutluluk insanın kendini gerçekleştirmesinden, özellikle   nın doğası ve yaradılış olgusuyla ilgili değerlendirmelerini
             teorik boyutu içinde akıl kuvvetini hayata geçirmesinden   bir araya getirerek açıklayan Augustinus’a göre, insan ya-
             meydana gelir. Mutluluk ya da kemalin teorik özünü vur-  şamının doğal amacı, mutluluktur. Bu apaçık bir şey olup
             gulayan Fârâbî’ye göre, aklın işlevi birey için en yüksek   insan varlığı yaşamı boyunca mutluluğu arayacak şekilde
             tatmini yaratmaktır.                             kurulmuştur. Bu, hiç kuşku yok ki yeni bir düşünce de-
                                                              ğildir. Nitekim modern çağda da insanın nihai amacının
             Farabi’ye göre insanın mutluluğu ve bunu elde et-  mutluluk olduğu söylenecektir ve Augustinus’tan önce
             mesinin yolu nedir?                              Yunanlılar da aynı şeyi söylüyorlardı. Aziz Augustinus’un
             A)  Bireyin durumunun genel olarak olumlu olması mut-  yeniliği, mutluluğu farklı bir biçimde tanımlamasından ya
                luluktur ve onu elde etmenin yolu Tanrı’dan geçer.  da daha doğrusu insanın doğal amacına doğaüstü bir
                                                              öge eklemesinden meydana gelir.
             B)  İnsanın kendini anlaması ve tanıması mutluluktur ve
                onun yolu arzu ve isteklerin tatmin olmasıdır.     Parçaya göre mutluluğun tanımı aşağıdakilerden
             C)  Kendisi araç olmayan en temel amaç mutluluktur ve   hangisidir?
                onu elde etmenin yolu akıldan geçer.          A)  Kişinin dünyada korkusuzca yaşamasıdır.
             D)  İnsanın güçlü olması mutluluktur ve onun yolu kor-  B)  Tanrı aşkıyla ulaşılan mistik bir durumdur.
                kularından uzak olmaktır.                     C)  Kişinin acı ve üzüntüden uzak olmasıdır.
             E)  İnsanın tüm ihtiyaçlarını karşılamış olması mutluluk-
                                                              D)  İnsanın doğal ve normal durumudur.
                tur ve onun yolu zenginlikten geçer.
                                                              E)  Acıdan kaçıp hazza yönelmektir.

          8 - 12. Yüzyıl Çeviri Faaliyetlerinin İslam ve Batı Felsefesine Etkisi  yetlerinde çeşitli çeviriler yapılmıştır. İslam felsefesinin temel kaynaklarından
          •    Medeniyetler, yaptıkları çeviri faaliyetleri sayesinde çeşitli alanlara ait olan   kabul edilen bir çeviri faaliyetleri sonucunda da İslam düşünürleri Yunan fel-
            düşünce ürünlerini kendi dillerine kazandırmışlardır. Ayrıca bu düşünce   sefesi ile tanışmışlardır.
            ürünlerini yorumlayarak kendilerine özgü düşünceler de geliştirmişlerdir.  •    9 - 12. yüzyıllar arasında Abbasi halifesinin talimatı doğrultusunda Sürya-
          •    MS 2 - 15. yüzyılda yapılan çeviriler, farklı kültürlerin birbirlerini yakından   ni, Arap, Fars ve Hint çevirmenler sayesinde birçok felsefi eser Arapçaya
            tanımalarını ve düşünce coğrafyasının gitgide genişlemesini sağlamıştır.  çevrilmiştir. Yapılan çeviriler, İslam felsefesine yön vermiştir. Böylece İslam
          •    8. yüzyılda Porphyrius eserleri Grekçe’den Latince’ye çevrilmiştir. 9. yüzyılda   coğrafyası felsefenin merkezi haline gelmiştir. MS 2 - 15. yüzyılda çeviri faa-
            İncil Slavca’ya çevrilmiştir.                  liyetlerinin yapıldığı merkezler ve okullar şunlardır: Atina, İskenderiye, Antak-
          •    8 - 9. yüzyılda İslam coğrafyasında ise Yunan, Hint ve Fars (İran) medeni-  ya, Urfa, Nusaybin, Cundişapur, Kahire, Bağdat, Harran
      98
   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31